top of page
  • Yazarın fotoğrafıM.Oymak

Tüketici işlemlerinde Kefil lehine Düzenleme

Güncelleme tarihi: 6 Ağu 2019

Bugün yürürlüğe giren  6502 sayılı Tüketicinin korunması hakkında kanunun  4/6.maddesinde yapılan düzenleme ile tüketici işlemlerindeki şahsi teminatlar adi kefalet olarak kabul edilmiş olup, bu tanımlama ile 28 Mayıs 2014 tarihinden itibaren tüketici işlemlerinde  kefil hakkında asıl borçlu ile birlikte yasal takip işlemi başlatılmasının önüne geçilmiştir.  

6502 sayılı Tüketicinin korunması hakkında kanunun, 4.maddesinin 6. fıkrasında, 


" Tüketici işlemlerinde, tüketicinin edimlerine karşılık olarak alınan şahsi teminatlar, her ne isim altında olursa olsun adi kefalet sayılır. Tüketicinin alacaklarına ilişkin olarak karşı tarafça verilen şahsi teminatlar diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmadıkça müteselsil kefalet sayılır" 

hükmü getirilmiştir.


Kefalet açısından tüketici lehine köklü değişiklik getiren bu tanımlamanın ne anlama geldiğini daha iyi anlayabilmek için adi kefalet ve Müteselsil kefaleti düzenleyen Borçlar Kanunumuzun 585. ve 586. maddeleri (*) nin karşılaştırmalı olarak incelenmesi gerekir.


Tüketicinin korunmasına ilişkin 6502 sayılı kanunun  yürürlüğe girmesi ve tüketici işlemlerinde alınan şahsi teminatların adi kefalet olarak tanımlaması nedeniyle, 28.05.2014 tarihinden sonra alacaklı öncelikle asıl borçlu hakkında kanuni takip başlatmalı ve var ise  ipotek ve rehinleri paraya çevirmelidir. Tüm bu yasal takip işlemleri sonuçlandıktan sonra tahsil edemediği kısım kalır ise bu tutar için kefil hakkında  kanuni takip başlatabilecektir. Bu düzenlemeden önceki uygulamada, genellikle müteselsil kefil olarak uygulamanın yapıldığını ve alacak vadesinde ödenmediğinde, borçlu ve kefil hakkında sıra gözetmeksizin aynı anda icra takibinin başlatılmakta olduğunu  dikkate aldığımızda,  bu değişikliğin tüketici işlemlerinde kefil lehine çok önemli bir rahatlama getirdiği, alacaklının ise aleyhine olduğu sonucuna ulaşılmaktadır.

6502 sayılı Tüketicinin korunması hakkında kanunun, Tüketici tanımını (**) tüzel kişiyi de kapsayacak şekilde, tüketici işlemleri tanımını (***) da pek çok işlemi kapsayacak şekilde genişletilmesi, tüketicinin alacaklı olduğu işlemlerde karşı tarafça verilen şahsi teminatların diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmadıkça müteselsil kefalet sayılması da yine tüketici lehine bir düzenlemedir.

Tüketicinin korunmasına ilişkin 6502 sayılı kanunun yürürlüğe girdiği 28.05.2014 tarihinden önce "Tüketici işlemlerinde" müteselsil kefil olarak atılmış olan imzaların da bu hükümden faydalanacağını söyleyebiliriz. Bu tarihten önce kefiller hakkında müteselsilen başlatılan icra takiplerinin düzenlemeden faydalanması içtihatlarla netleşecektir.

Bu düzenlemeler, insanların kefil olmaktan eskisi kadar çekinmemesi, daha kolay kefil olması sonucunu ama ayn zamanda kefaletin alacaklılar açısından bir teminat olarak kabul edilmesi vasfını da zaafa uğratacağının  da altını çizmek gerekir. Önümüzdeki dönemde tüketici işlemlerinde asıl borçlunun ödeme kabiliyetinin/alışkanlıklarının yani kredibilitesinin eskisinden daha  önemli hale geleceği muhakkak.


Saygılarımla,

Müslüm Oymak

Emekli Bankacı

NOT: Yukarıda yer alan açıklamalar genel düzede bilgilendirme amaçlı olup, herhangi bir taahhüt içermemektedir. Olumsuz sonuçla karşılaşmamak için konunun uzmanından durumunuza uygun profesyonel destek almanızı öneririm.

--------------------------------

(*)

MADDE 585-Adi kefalet

Adi kefalette alacaklı, borçluya başvurmadıkça, kefili takip edemez; ancak, aşağıdaki hallerde 

doğrudan doğruya kefile başvurabilir: 

1. Borçlu aleyhine yapılan takibin sonucunda kesin aciz belgesi alınması. 

2. Borçlu aleyhine Türkiye’de takibatın imkansız hale gelmesi veya önemli ölçüde güçleşmesi. 

3. Borçlunun iflasına karar verilmesi. 

4. Borçluya konkordato mehli verilmiş olması. 

Alacak, kefaletten önce veya kefalet sırasında rehinle de güvence altına alınmışsa, adi kefalette kefil, alacağın öncelikle rehin konusundan alınmasını isteyebilir. Ancak, borçlunun iflasına veya kendisine konkordato mehli verilmesine karar verilmişse, bu hüküm uygulanmaz. 

Sadece açığın kapatılması için kefil olunmuşsa, borçlu aleyhine yapılan takibin kesin aciz belgesi alınmasıyla sonuçlanması veya borçlu aleyhine Türkiye’de takibatın imkansız hale gelmesi ya da konkordatonun kesinleşmesi durumlarında, doğrudan doğruya kefile başvurulabilir. Sözleşmede, bu durumlarda alacaklının, önce asıl borçluya başvurmak zorunda olduğu kararlaştırılabilir. 

Kefil, müteselsil kefil sıfatıyla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girmeyi kabul etmişse alacaklı, borçluyu takip etmeden veya taşınmaz rehnini paraya çevirmeden kefili takip edebilir. Ancak, bunun için borçlunun, ifada gecikmesi ve ihtarın sonuçsuz kalması veya açıkça ödeme güçsüzlüğü içinde olması gerekir. 

Alacak, teslime bağlı taşınır rehni veya alacak rehni ile güvenceye alınmışsa, rehnin paraya çevrilmesinden önce kefile başvurulamaz. Ancak, alacağın rehnin paraya çevrilmesi yoluyla tamamen karşılanamayacağının önceden hâkim tarafından belirlenmesi veya borçlunun iflas etmesi ya da konkordato mehli verilmesi hâllerinde, rehnin paraya çevrilmesinden önce de kefile başvurulabilir. 

(**)   Tüketici: Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi,

(***) Tüketici işlemi: Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi,


39 görüntüleme0 yorum
bottom of page